2 Temmuz 2013 Salı

biraz saçmalıyorum, affola.

"ben senin sonsuzundan bir alkolik çocuğum"
alkolden çektiğim elim pankartlar taşıdı, alkolden kısılan sesim sloganlara karıştı, çav bellalar döküldü paçalarımdan. lacivert! güvenin rengidir kimine göre. güvendiğim dağlar bu şehirde yok. kafamı kaldırınca kendimi güvende hissetmemi sağlayacak bir dağ yok burada. küf, sülfür, zift karası.
zift karası saçlarım da. siyah, simsiyah. si-yah! duyduğun ses benim sesim, duvarları tekmeleyen, masaları yumruklayan eller ayaklar benim. vazoları, lambaları parçalayan çocuk benim. genç değil, çocuknozaliyim. ben, istemedim böyle olsun.
Ben Edip Cansever bilirim, ah muhsin ünlü içerim, emrah serbes konuşurum. ben sait faik gibi pancoyu ararım. bulurum, kaybederim tekrar ararım. ben bu sokaklarda yırtık pantolonlarımla serseri olarak anılırım. şimdi kim tutar beni bir sigara daha yakarım. insanı severim. insanı korurum. arkadaşlarımı etrafıma toplarım, anlatırım. arkadaşlarımı yanıma oturturum, dinlerim. dinledikçe turgay kantürk’e kaçar rengim, gözaltlarım turgut uyar askeri gibi kamuflaja bağlar. ben bu dünyaya bunun için gelmişim. kışlara varırım, kışları yaşarım. yazları panik atak geçiririm. yazları acırım. insan olan yerlerim ağrır derim birhan keskin gibi babamın hecesini “ba" da bırakır, çeker giderim.
kapıları çarpmam annem ürker. kapıları kırmam o kadar güçlü değilim. anne derim, nasılsın, bir isteği var mı derim. annem bana sadece “biliyorum ne kadar yıprandığını" der. annemin çaresizliği evin duvarlarını çatlatır. su yürür ayaklarımıza. ben içmeye erken başladım, bugün de biraz erken başladım.
şimdi bir kedi ölmüş. odamın penceresinin altında duran bir arabanın tepesinde yatıyor. bakıp geleyim hala orada mı. hala orada. ağaçtan düşmüş olmalı. ağaca nasıl çıktı bilmiyorum, belki cani bir karga düşürdü ve bulamadı düştüğü yeri. orada öylece yatıyor. hergün kontrol ediyorum. yatıyor.
nick drake bana demişti ki, sevdiklerinden uzağa düştüğün zaman. işte o zamandı zaten. hala uzaklardayım. tatlı tatlı anlatacağım sana demişti, thom yorke elinden gelen her zaman yeterlidir demişti. thom yorke sakin ol demişti.
ben medilimde kan sesleri diye iç geçiririm, tek başıma dikilirim balkonlarda, çatılarda, canım sıkılınca kuş vurmayacağım sayın ülkü tamer. zorlamayın. çok canım sıkılıyor. elim ayağım titriyor. korkudan mı diye düşünüyorum bazen. değil sanırım. şu aralar en çok konuştuğum insanın adı bir şiir. hikayeler anlatıyor. üç kelime. bulut dersin, yağmur düşer. yaprak dersin, kavaklar sallanır kökünden. rüya dersin, rüya gördüğün yastığını paylaşan insanlar gelir. the science of sleep.
yine gidiyorum sizden. yine aynı şey.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder