-yedi gün yirmi dört saat içiyorum. (bunu yapmayı çok istiyorum, matara alacağım)
-yedi gün yirmi dört saat çalışıyorum.
-yazı yazmamak için, müzik dinlemeyi bıraktım.
-elim hep bardağa uzanıyor. baş ucumda kitaplar dururdu, artık rom duruyor.
-iki sayfa kitap okuyunca çok mutlu oluyorum.
-uykularım delik deşik. (içtiğim zamanlar hariç)
-insanlara hep çok güzel şarkılar var diyorum.
-gerekmedikçe konuşmuyorum, sevdiklerimi daha çok seviyor, sevmediklerimden daha çok nefret ediyorum.
-özlem denen şeyin damarlarımı sökercesine çekiştirmesinden rahatsız oluyorum.
-eve geldim, babam kanepede uyuyordu, yerine yatırdım. 10 dakika sonra “seni görünce uykum kaçtı” diyerek önümden geçti. salonda son ses televizyon izliyor.
-redbull ve rom çok yakışıyorlarmış.
-what’s the matter with you lately?
-haftaya tamamen yalnız olacağım, evde yalnız, şirkette yalnız (rüya gidiyor), sokakta yalnız. belki çarşamba arzu ve serhat gelecekler. o güzel olacak. serkan ve cana da salı günü gelecekler, balkonda çok denişik şeyler yapacağız. yine rom içeriz, ne denişiği.
-biraz iyiye gitmelerdeyim. bir tek “yazma” konusunda dertlerim var. karaciğerimle de konuşmak lazım bir ara. o bu duruma ne diyor acaba.
ali efe geliyor 9 mayıs'ta. küçücük ayakları olacak. ne kadar salak bir şey olacak ya. ben o olacağım, onun için olacağım. canım ali.
cansu neler yazmış. neler öyle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder